14 Ekim 2008 Salı

ÖZGÜRLÜĞÜN RİTMİNE KATILIN

DEĞERLİ SİTE OKURLARININ DİKKATİNE;

 

                     1963 217; ten buyana 15 Ekim DÜNYA KÖRLER BEYAZ BASTON GÜNÜ olarak değerlendirilir.

 

Bu nedenle ülkemizde yaşayan körler adına ENGELSİZ ERİŞİM GRUBU ve GÖRME ÖZÜRLÜLER DERNEĞİ (GÖZDER) üyeleri olarak beyaz baston kullanırken kentin bize yarattığı problemleri dile getirmek için beyaz baston RİTİM GRUBU eşliğinde bir yürüyüş düzenliyoruz.

  

sizleri aramızda görmekten onur duyarız.

 

TARİH    : 15 EKİM 2008 Çarşamba

SAAT      : 11 :00

YER         : GALATASARAY LİSESİ YANI TAKSİM

 

 

www.rehberogretmen.biz   www.dergimiz.biz   www.sonhikaye.com   www.bilgilenme.com   www.genelkaynak.com   www.braillesoft.com   www.braillelive.com   www.ufkunotesi.com   www.cumhuriyet2023.com 

 

27 Haziran 2008 Cuma

2008 KPSS UMUTLARI SOLDURUYOR

    BU KPSS CANIMIZA TAK ETTİRİYOR
 
   Mezun olmak, üniversite diblomasını almak yetmiyor. İllaki dayatılan kpss girmek de gerekiyor....!!!
 
 
   İş yerleri açmakta yetersiz kalan yetkililer var olan boş kadrolarıda doldurmak için milyonlarca kişiyi kpss dayatmasına mahkum ediyor. Böyle olunca umutlar yeşermeden soluyor ve hatta kuruyor...
 
 
   Milyonlarca kişi aldığı eğitimin dışında oldukça düşük ücretlere çalışıyor, bir çok şeye katlanmak zorunda kalıyor. Sosyal devlet anlayışına kpss hiç sığmıyor...
 
   Sonuç olarak şunu yazabiliriz; LÜTFEN SAYIN BÜYÜKLERİMİZ SOYGUNCULARDAN DEVLETİ KURTARIN. DEVLETİ SOYMAYIN... SOYANLARDAN PARALARI FAİZİYLE ALIN... DEVLETİN PARASINI OLMADIK YERLERDE BATIRANLARDAN HESAP SORUN... VE ARTIK KPSS BELASINI BAŞIMIZDAN DEFEDİN...!!!!

19 Mayıs 2008 Pazartesi

19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI

 
Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı Kutlu Olsun!..
 
 
 
Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş harçlarının atıldığı gün olarak bilinen 19 Mayıs, aynı zamanda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün doğum günü olarak da kabul edilir. Atatürk bir söyleşi sırasında: “Ben 19 Mayıs'ta doğdum”, demiştir. Atatürk’ün bu söylemine dayanılarak, 19 Mayıs sadece ‘Gençlik ve Spor Bayramı’ olarak değil, “Atatürk'ü Anma Günü” olarak da kutlanmaktadır.
Büyük önder ve kurtarıcının, 20 Eylül 1919'da Sivas'ta Amerikan Generali Harbord'la görüşmesi sırasında, General'in, “Fakat millet ve siz, her türlü çalışmada ve fedakârlıkta bulunmanıza rağmen muvaffak olamazsanız ne yapacaksınız?” sorusuna verdiği yanıt:
“Millet ve biz yok, BİRLİK halinde millet var! Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz. Ve şunu kesin olarak söyleyeyim ki bir millet, varlığı ve bağımsızlığı için her şeye girişir ve bu gaye uğrunda her fedakârlığı yaparsa, muvaffak olamaması mümkün değildir. Elbette muvaffak olur. Muvaffak olamaz ise o millet ölmüş demektir. Şu halde, millet yaşadıkça ve her türlü fedakârlıkta bulundukça muvaffak olamaması hatıra gelmez ve böyle bir şey söz konusu olamaz!” (Mazhar Müfit Kansu, E.Ö.K. Atatürk'le Beraber; Cilt: II, s. 346)
Cumhuriyet toplantı ve yürüyüşlerinde gösterdiğimiz birlik ve dayanışmanın, ‘kırmızı-beyaz’ renklerle donatılmış ve güzel Türk bayraklarıyla taçlandırılmış olarak sürmesini ve güçlenmesini dileriz. 19 Mayıs özgürlüğe giden yolun açılış günüdür. Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun!..
 
 
 
 

17 Nisan 2008 Perşembe

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA GÖRÜLEN KORKULAR

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA GÖRÜLEN KORKULAR www.rehberogretmen.biz

 

Yazan: İbrahim Elibal

 

            Korku, canlı varlıkların; görünen ve görünmeyen tehlikeler karşısında gösterdikleri en doğal tepkidir. Aslında her korku, canlıyı uyaran ve kendini savunmasını sağlayan yararlı bir düzenektir. Canlı kaçarak, saklanarak kendini korumaya çalışır.

            Genellikle yeni olan ve bilinmeyen her şey ürküntü verir. Çocuğun güçsüzlüğü ve bilmediklerinin çokluğu düşünülürse, özellikle ilk yıllarda korkuların bolluğu anlaşılır. Çocuk çevresini tanıdıkça, beden gücü ve zihin yetenekleri geliştikçe korkularını bir  bir yener. Örneğin, bir bebek için, her şey korkutucudur. Gürültüler, alışamamış nesne, bir yabancı yüz.

            İki üç yaş çocukları yüksek seslerden, gök gürültüsünden vb. ürkerler. Üç dört yaşlarında bunlara, karanlık, dilenci, hırsız, polis ve öcü korkuları eklenir. Bu yaşlarda ana-babadan ayrı kalmak da tedirginliğe yol açar. Gerçekten çocuklar için düşünülebilecek en büyük korku ana-babadan ayrı kalma ortalıkta kalma korkusudur. Bu korku çocuğu sınırsız biçimde tedirgin eder, güvenini sarsar. Dört yaşında doruğa varan korkularda, yavaş yavaş azalma görülür. Korkular daha somutlaşır. Köpekten, düşüp yaralanmaktan vb. korkulur.

            Altı yaşında korkularda yeni bir artma gözlenir. Hayalet, cadı, hortlak korkusu alevlenir. Yangından ve hırsızdan korkarlar, filmlerin çok etkisinde kalırlar. Bu yaşlardan sonra, genellikle korkularda yatışma olur; ama eski korkuların arada bir arada bir depreşmesi, yada yenilerinin ortaya çıkması olağandır.

            Çocuklar, deneylerinin az, düşünme yeteneklerinin sınırlı olması nedeniyle, gördüklerini ve duyduklarını gerçekçi olarak değerlendiremezler. Benzeterek, gördüklerini çarpıtarak, abartarak korkulan sonuçlar çıkarırlar.

            Çocukluk çağının bu özellikleri göz önüne alınırsa, çocukları korkak yetişmenin çok kolay olduğu sonucu ortaya çıkar. Gerçekten ülkemizde, anne babalar, nineler dedeler, öğretmenler korkuyu bir disiplin aracı olarak bol bol kullanırlar. Bu yol büyüklere hem kolay gelir, hem de çocuğu hırpalamaya gerek bırakmayan sakıncasız bir yöntem sayılır. En kolay görünen çözümler her zaman en doğru olanlar değildir. Çocuk yaramazlık yaptıkça bekçi geliyor, iğneci geliyor vb. sözleriyle çocuğun içine iyice korku salınır. Özellikle doktorla korkutmak çok sık başvurulan bir yoldur. Ancak, çocuğu, doktora hastaneye götürmek gerektiğinde bu yöntemin yanlışlığı ortaya çıkar. Ancak, korkutarak sindirme okul çağında da bitmez. Seyrek de olsa kimi birinci sınıf öğretmenleri çocukları ilk günden korkutup sindirirlerse, daha iyi disiplin sağlayacaklarını sanırlar.

            Korkutma yönteminin hiç kullanılmadığı evlerde sıklıkla görülen bir başka durum da, aşırı kollayıcı ve koruyucu tutumdur. Bu tutumla yetişen çocuğa, 'aman düşersin, çocuklara sokulma döverler, sen karşıya geçemezsin, dur ben geçireyim' diyerek çevrenin tehlikelerle

dolu bir yer olduğu aşılanır. Çocuk adım atsa yanında birisi yardıma hazırdır. Özgürlüğü bu denli kısıtlanmış bir çocuk neyin tehlikeli neyin tehlikesiz olduğunu öğrenmeye olanak bulamaz. Her şeyden ürker, kendi gölgesinden korkar olur.

            İki üç yaş çocuklarının gerçekten korunmaya gereksinimleri vardır. Oyunlarının denetlenmesi, tehlikelere karşı gerekli önlemlerin alınması gereklidir. Çocuğun yaşı büyüdükçe denetimler azaltılır. Çocuğa yapılacak uyarılarda, soğuk kanlı ve gerçekçi olunmalı, tehlikeler abartılmamalıdır.

            Kimi zaman sık başvurulan bir yıldırma da tanrıyı yardıma çağırarak uygulanır. 'sus, Allah Baba taş eder! Çarpılırsın! vb.' bu yola çok başvurulursa çocuk kendini kötü görmekle kalmaz, tanrıya karşı korkuyla karışık bir öfke geliştirir.

            Çocuklarda görülen kimi korkularda bazen büyükler sorumlu tutulamaz. Çok çeşitli elde olmayan sebeplerle çocukta korkular başlayabilir. Bunlar çocuğun yaşantıları ile ilgili korkulardır. Kaza geçirmek, deprem, yangın sel vb. gibi doğal yıkımların etkisi erişkin yaşlara dek süren izler bırakır. Sık sık hastaneye yatan arka arkaya ameliyatlar geçiren çocuklarda da korkuların yer etmesi doğaldır. Kuşkusuz bu çeşit korkulardan dolayı büyükleri suçlayamayız. Ancak unutmamak gerekir ki, korkak yetiştirilmiş yada çok kollanmış çocukların bu durumlarda örselenmesi daha kolaydır ve izleri kolay silinmez. Ayrıca elde olmayan bu korkuların yenilmesi, çabuk atlatılması da büyüklerin uygun tutumuna bağlıdır.

Ana babaları ve öğretmenleri çok şaşırtan bir korku türü de çocuğun okula gidişi ile ilgilidir. Okula yeni başlayan yada o güne kadar okulunu seven ve derslerinde başarılı olan çocukta isteksizlik baş gösterir. Okula gideceği zaman karın ve baş ağrılarından yakınmaya başlar. Okula gitmeyince yakınmalar kısa sürede geçer. Okul korkusunu ortaya çıkaran nedenler şaşılacak ölçüde benzerlik gösterirler. Bunlardan biri anne ve çocuğu ortak yaşam ölçüsüne varan sıkı ilişkileridir. İkincisi de bu ilişkiyi sarsan hastalık, ayrılık gibi durumlardır. Başka bir deyimle anneyi yitirme korkusuna yol açan nedenlerdir.

Okul korkusu çoğunlukla ilk okul çağında, daha seyrek olarak da orta okul ve lise çağında ortaya çıkar. Genellikle orta okul ve lise yıllarında görülen okul korkusu daha ağır ruhsal sorunların göstergesidir.

Yaşına göre çok korkak yada korkuları çok süren çocuklarda, şunlara dikkat edilmelidir.

·        Çocuğun korkuları karşısında sert tepkilerden kaçının. 'erkek çocuk korkar mı?' 'koskoca çocuk olacaksın', gibi sözler korkuyu azaltmaz.

·        Korkularından dolayı çocuğu ayıplamak ve utandırmaktan kaçının, korkularıyla alay etmeyin; korkunun üstüne gitmeyin.

·        Korkunun nedenlerini araştırın, bulunduğu ortamda korkutucu tutum olup, olmadığına bakın.

·        Çocuk arkadaştan ve oyundan yoksunsa bunlara olanak yaratın.

·        Aşırı kollayıcı tutumları gevşetin. Kendi işini kendisinin görmesini sağlayın.

·        Çocuğa süre tanıyın. 'Çivi çiviyi söker' yöntemini kullanarak, korkuları bastırmaya, bir korkuyu başka bir korkuyla yenmeye çalışmayın. Örneğin: sudan, denizden korkan bir çocuğu, bağırta çağırta suya sokmak korkuyu pekiştirir. Bunun yerine, çocuğu su kıyısında oynamaya bırakın.

Okul korkusu ile karşılaşanların göz önünde tutacakları noktaları da kısaca şöyle sıralayabiliriz.

·        Her şeyden önce çocuğun okuldan uzak kalmamasına önem verilmelidir. Evde kalış uzadıkça okula dönüş o ölçüde güçleşir.

·        'Yatışsın, dinlensin, aman üstüne varmayalım' diye çocuğu evde tutmak bunalımını azaltmaz artırır. Anne ve baba çocuğa soğuk kanlı bir tutumla yaklaşmalıdır. Korkutma ve dayaklar geri teper.

·        Anne ve babadan hangisi daha kararlı ve tutarlı davranabiliyorsa çocuğu okula o götürmelidir. Çoğunlukla sıkı ilişki nedeniyle anne bu görevi kolay başaramaz.

·        Öğretmene durum anlatılmalı ve işbirliği sağlanmalıdır.

·        Çocuk tedirgin ve korku içinde olsa da okuldan uzak kalmamalıdır. Sınıfa girmek istemese bile okuldan ayrılmamalıdır. Çocuğun sıkıntıları ilk günler artar gibi olursa da sonra yatışır.

·        Çocuğa, 'Bir şeyin yok senin, naz yapıyorsun' gibi sözleri söylemekten kaçınmalıdır. Okul başarısının şimdilik önemli olmadığı, anlatılmalı sıkıntıları anlayışla karşılanmalı, ama okula gitmeme konusunda ödün verilmemelidir.

 

www.rehberogretmen.biz   www.genelkaynak.com   www.egitek.com.tr   www.pazartek.com   www.braillelive.com   www.tripbox.org   www.braillesoft.com   www.babyeyes.org

23 Mart 2008 Pazar

İnternet Yasakları Türkiye'ye Zarar Veriyor!

İnternet Yasakları Türkiye'ye Zarar Veriyor!

Türkiye'de mahkemeler 5651 nolu yasa ve konuyla ilgili diğer yasalara
dayanarak youtube, wordpress, geocities, alibaba gibi bir çok web
sitelerine erişimi sıksık kapatmaktalar. Telekomunikasyon Kurumu'nun
(TK) ise yurt dışındaki web sitelerine erişimi 5651 kapsamında sorgusuz
sualsiz, kapatma yetkisi var. TK'nın erişime kapatılan web sitelerinin
hangileriolduğunu ne kamuoyuna, ne de kapatılana haber verme yükümlülüğü
bulunmakta. Söz konusu yasaklamalar, yasanın zaten tartışmalı olan
amaçlarını aşmış ve ülkemize zarar vermeye başlamıştır. Bu durumun
düzeltilmesini istiyoruz.

5651 nolu yasa çok hızlı bir şekilde, kamoyunda yeteri kadar
tartışılmadan, uzman Sivil Toplum Kuruluşlarının çığlıkları arasında,
çocuk pornosu bahanesiyle, "temiz internet" söylemleri ile çıkartıldı.
Böyle bir yasanın Avrupa Birliği ve modern dünyada olmadığını kamuoyuna
ve kanun koyucularımıza bir defa daha hatırlatmak isteriz. Yasa metnine
son anda "Atatürk'e ilişkin suçlar" da eklendi.

Biz sivil toplum kuruluşları 5651 nolu yasanın özünde sansür yasası
olduğunu, internetden korkan bir bakış açısının, yasakçı felsefenin
ürünü olduğunu, bireye güvenmediğini yasa çıkmadan önce de defalarca
belirttik. Dünya ile bütünleşmek, Bilgi Toplumuna yönelmek, bağımsız
yaratıcı bireylerin özgürlük ortamında yetişebileceğinin altını çizmek
isteriz. Bizler, bu yasanın özüne fikir ve ifade özgürlüğü açısından
karşıyız. Ama, çocukları korumak için okullarda ve kamuya açık alanlarda
porno, ırkçılık gibi temel insan haklarına aykırı içerik için filtre
uygulanmasını destekleriz.

Türkiye Siber Suç sözleşmesi hazırlıklarına katılmış olmasına rağmen
bazı sakıncaları nedeniyle sözleşmeyi imzalamamıştır. Biz sivil toplum
kuruluşları TCK ve CMUK çıkarken bu eksiklikleri kapatmaya çalıştık.
Taslaklar çok hızlı yasalaştığı için sesimizi duyuramadık. Adalet
Bakanlığı yasa taslağı Başbakanlık'a sunulmasına rağmen taslak bir
kenara bırakılarak 5651 çıktı. Ülkemiz hakim, savcı ve avukatlarını
Bilişim ve internet konusunda eğitmek için yeterli çabayı harcamadı.

Bugün, Türkiye'nin herhangi bir yerindeki bir mahkeme, bir bilirkişiye
bile başvurmadan, pek çok nedenle, tedbir kararı olarak bile, bir web
sitesindeki tek bir nesne yüzünden milyonlarca nesne içeren bir web
sitesine erişimi kapatabilmekte. Örneğin youtube'de 34 bin Atatürk, 103
bin İstanbul, 5400 Alanya, 7750 Bodrum, 48000 Fenerbahçe, 46000
Galatasaray, 35600 Beşiktaş videosu da dahil olmak üzere yüz milyonlarca
video var. Youtube gibi sosyal ağ webleri, pek çok eğitici malzemeyi, az
bulunan eski belgeleri, filmleri, ders notlarını içeridiği gibi, çeşitli
iş bağlantılarını da içermektedir. Youtube'u gerçekten kapatabilsek, bu
işten pek çok vatandaşımız zarar görecektir. Alibaba örneğinde ise iki
firma arasındaki uyuşmazlıkta, mahkeme haksız olduğunu düşündüğü tarafı
cezalandırmak yerine, alibaba'dan yararlanan tüm vatandaşlarını
cezalandırmayı tercih etmiştir. Kaldı ki, devletimiz bir ihracat-ithalat
web sitesi olan alibaba'ya üyeligi teşvik etmekte, yıllık abonelik
ücretinin yarısını ödemektedir. Mahkemeler tarafından web sitelerine
erişimin yasaklanması kesin bir engelleme sağlamamakta, internet
hakkında biraz teknik bilgisi olan bir kişi tarafından başka yollarla
hala bu sitelere ulaşılabilmektedir. Uygulanan yasaklamalar, haklı bir
nedene dayansa bile, en başta vatandaşlarımızı cezalandırmakta,
vatandaşı çok da etkin olmayan bu yasakları aşma yollarını aramaya
itmektedir. Yasaklanan web sitesi erişimi, daha doğrusu yasaklamaya konu
olan web sitesi nesnesi, örneğin bir video kaydı, o nesne için ülkemiz
içinde ve dışında daha fazla negatif reklam ya da tanıtım oluşmasına
sebep olmakta ve dünyadaki tüm internet kullanıcılarının ilgisini
çekerek asıl amacın tam tersinin gerçekleşmesiyle sonuçlanmaktadır.

Bazı özel koşullarda, başka hiç bir yol kalmadığı bir noktada yasaklama
kararı alınabilinir, Bir alan adına erişimin tamamını kapatmak ya da bir
alan adına ait IP numarasına erişimin tamamen kapatılması, bir kitap
yasaklamak için koca bir kütüphaneyi, bazen de bir kütüphaneler
kümesinin tamamını kapatmak demektir.

Alan adına yasak koymak, tüm vatandaşlarımızın o alan adı aracılığı ile
birbirleriyle yapacakları iletişimi de yasaklamak anlamına gelmektedir
ve Anayasa ve AB kriterlerine aykırıdır. Bu tür yasaklamalar medeni
dünyadan zamanla ciddi tepki alacaktır. Bu durum özgürlükçü ve liberal
demokrasi fikirlerle çelişmektedir.

5651 nolu yasa, TK'ya tüm "zararlı içeriği" izleme ve bu içeriğe erişimi
engelleme görevi vermektedir. TK yönetmeliklerle görevinin detaylarını
belirlemiştir. Eğer bir web sitesindeki tek bir nesneye yasak koymak
isteniyorsa, bu teknik olarak mümkündür. TK, bilinmeyen bir nedenle
mümkün olan bir teknik çözümün muhtemelen zahmetli ve masraflı olacağını
düşünerek, 5651 ile ilgili yönetmelikte sadece nesnelere erişimin
yasaklanmasına yer vermemiş, tüm web sitesine, ve hatta belli bir IP
numarasındaki tüm web sitelerine erişimin engellenmesini ilgili
yönetmeliğe koymuştur. Bu durumun özgürlükçü demokrasi ile çeliştigini
bir defa daha belirtirken, TK'nın görevi çerçevesinde URL temelli
filtrelemeyi kolaylıkla yapabileceğini ve sadece yasaklanan belli
nesnelere erişimi önleyebileceğini belirtmek isteriz. Bu şekildeki bir
teknik çözüm eğer zahmetli ve masraflı olacaksa da, devletimiz
tarafından finanse edilerek gerçekçi bir çözüm elde edilebilir.

Gönlümüzde ise, ülkemizde internette sansür hayalinden vazgeçilip,
TK'nın ana işi olan telekomünikasyon sektörümüzün tam rekabet
koşullarına kavuşması için çalışması ve Türkiye internetinin yönetişim
ilkeleri çerçevesinde kamu, özel sektör ve STK'lar tarafından birlikte
geliştirilmesinde yatmaktadır.

TBD Türkiye Bilişim Derneği

INETD Internet Teknoloji Derneği

TID Tüm İnternet Derneği

LKD Linux Kullanıcları Derneği

TIEV Tüm İnternet Evleri Derneği

TUBIDER - Bilişim Sektörü Derneği

TKD - Türk Kütüphaneciler Derneği

----------
Saygilar
Mustafa Akgul
www.rehberogretmen.biz

www.braillelive.com

www.braillesoft.com

www.tripbox.org

www.babyeyes.org

ZEKA SORUNLARI

ZEKA SORUNLARI www.rehberogretmen.biz

Çocukların zeka ve mental kapasiteleri ,doğumdan itibaren belli bir yaşa
kadar devamlı gelişme sürecindedir. Çocuklarda meydana gelen mental motor
gelişim geriliğinin bir çok nedeni olduğu gibi en başta gelen nedeni Merkezi
Sinir Sistemini etkileyen hastalıklar , travmalar ve doğum
komplikasyonlarıdır.

Çocukta belirli bir mental kapasite olsa bile çocuğun büyüme gelişme
döneminde yetersiz situmulasyona maruz kalması ve gerekli eğitim ve
öğretimin tam olarak verilememesi, çocuğun zihinsel gelişimini sağlayacak
ortamın hazırlanamaması , değişik stres etkenlerinin anne babayı ve aileyi
etkilemesi , çocuğa ilginin az olması , nedeni ile de suni bir mental motor
gelişim geriliği veya var olan kapasitenin gelişmemesi olabilmektedir.

Çocukların zeka problemlerinin farkına varılması önemli olmaktadır. Belli
bir hayat aşamasında aile ve toplumun beklentileri de bu mental kapasiteye
göre olmalıdır. Zeka probleminin farkına varılması eğer başka nedenler yok
ise çocuğun yaşına uygun gelişimine ve sosyal konumuna ulaşamaması veya
kendi kendine tam olarak yetememesi ile gözlenebilir.

Zeka Geriliğinin Tanımı ; Genel psikososyal işlevselliğin yaşına uygun
beklenen durumun önemli derecede altında olması ile beraber ,insanlar arası
iletişim , kendine bakım , ev yaşamı , toplumsal ve kişiler arası
becerilerde ,kendi kendini yönetip yönlendirme ,toplumsal ve kişiye sunulan
olanaklardan yararlanma becerilerinin bazılarında yetersizlik görülmesidir.

Çocukta zeka problemi olmadığı halde , yaşına uygun zeka kapasitesini ortaya
koyamamasının bir nedeni de çocukta olabilecek psikiyatrik
rahatsızlıklardır. Bu psikiyatrik rahatsızlıkar içinde çocukluk çağı
depresyonları , uyum güçlükleri , reaktif bağlanma bozukluğu , dikkat
eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, özel öğrenme güçlükleri sayılabilir.
Bu hastalıklarda çocukta suni olarak mental motor gelişim geriliği
görülebilmektedir. Bu durumda neden olan durum ortadan kaldırıldığında zeka
kapasitesinin belli bir ölçüde tekrar ortaya çıktığı gözlenmektedir.

Zeka testleri (IQ) ile çocukların zeka düzeyi hesap edilebilir . IQ düzeyi
0-25 arası çok ağır zeka geriliği , 25-40 arası ağır zeka geriliği , 40-55
arası orta zeka geriliği , 55-70 arası ise hafif zeka geriliği olarak
belirlenmektedir . Zeka testleri sonucuna göre zamanında yapılacak gerekli
eğitim ile çocukların mevcut kapasiteleri artırılabilir. Zeka gerilikleri
hafiften şiddetliye göre sıralanabilir. Toplumda görülen zeka gerililikleri
içinde; çok ağır zeka geriliği , toplam zeka geriliğinin ortalama %1
kadarını , ağır zeka geriliği %4 kadarını ,orta derecede zeka geriliği %10
, hafif derecede zeka geriliği ise %85 kadarını oluşturur .Yani toplumda
görülen zeka geriliklerinin büyük kısmı hafif derecede zeka geriliği
kapsamındadır.

Tedavi: Zeka problemi olan çocukların bu problemlerinin tedavisi mevcut
kapasitenin tamamının kullanılmasına yönelik eğitimin verilmesi ,çocuğun
kendi kendine bakabilmesi ve yetersiz kaldığı noktalarda gerekli becerilerin
eğitim ile sağlanması ve ailelere yönelik gerekli pedagojik danışmanlıktır.

Zeka problemi olan çocuklarda ek olarak bazı bedensel hastalıklar eşlik
etmektedir . Bu hastalıkların varlığı durumunda ek tedavi yaklaşımları
olmalıdır. Özellikle merkezi sinir sistemi hastalıkları konusunda gerekli
inceleme ve araştırmalar yapılmalıdır .İlaç tedavisi olarak ise çocuğun
semptomlarına yönelik tedavi yaklaşımları mümkün olabilmektedir.

Zeka problemi olan çocukların anne babalarına sosyoekonomik desteğin
sağlanması çok önemli bir noktadır. Ailenin bu durumda çocuğun bakım ve
eğitimi konusunda çabaları uzun zaman gerektirmektedir. Bu nedenle gerek
ekonomik gerek psikososyal açıdan bu ailelerin desteklenmesi çok önemli bir
noktadır. Bu çocuklara yönelik zamanında müdahale önemlidir. Bu nedenle
mevcut eğitim öğretim sisteminde bu çocuklara daha fazla imkan tanınması
önemlidir. Gelişimin çok hızlı olduğu çocukluk çağında gerekli müdahaleler
ile çok rahat bir şekilde çocukların eğitim ve öğretimi belli bir seviyeye
getirilebilme imkanı varken, en değerli yıllar bazı eksikliklerden dolayı
boşa geçmektedir. Bu konuda özeli ekip ve profesyonel yaklaşımlara ihtiyaç
gün geçtikçe artmaktadır. Ailenin ve toplumun bilinçlenmesi giderek daha da
önem kazanmaktadır.
Kaynak: www.rehberogretmen.biz

www.egitek.com.tr

www.braillelive.com

www.braillesoft.com

www.pazartek.com

www.kuzeyonline.com

www.babyeyes.org

www.tripbox.org

9 Mart 2008 Pazar

DEPRESYON

DEPRESYON

www.rehberogretmen.biz

Depresyon toplumda çok sık görülmekle beraber,tanımı Hipokrat dönemine dayanır. Depresyonun çeşitli tipleri mevcuttur. Depresif insanda genelde hayattan zevk alamama ve kederli duygular görülür. Son on beş gün içerisinde sürekli gün boyu veya günün büyük çoğunluğunda bu durum var ise klinik anlamda depresyondan söz edebiliriz aksi takdirde günlük veya gelip geçici duygusal çökkünlükler,klinik anlamda depresyon sayılmamaktadır. Depresyonda kişinin işlevselliği sosyal durumu bozulur. Depresyon her bakımdan ciddi bir biçimde psikososyal ve işlevsellik açısından anlamlı sıkıntılara neden olabilir.

Depresyondaki bir kişide bazı belirtiler mevcuttur hatta kişi bunun bir depresyon olduğunun farkına varamayabilir. Bu durumu yolda araba ile giderken sis bulutunun içine girmeye benzetebiliriz. Görüş açısı daralır bazı şeyler yanlış görülür ve değerlendirilebilir,aynı zamanda kaza riski artar. Depresyondaki insanda bulunan belirtiler arasında şunlar sayılabilir:Önceden zevk aldığı şeylerden zevk alamama,gün içerisinde sürekli veya günün büyük çoğunluğunda kederli olma,gençlerde ve çocuklarda daha çok  sinirli olma şeklinde duygudurum değişikliği,uyku azalması,sık sık uyanma,erken uyanma veya çok fazla uyuma,iştahsızlık veya çok aşırı yeme,dikkat dağınıklığı ve konsantre olamama ve bununla beraber ders başarısızlığı,cinsel istekte azalma,çabuk yorulma,akla gelen ölüm düşünceleri,kendini değersiz-çaresiz-işe yaramaz-beceriksiz-suçlu görme ,olayları olumsuz değerlendirme,geleceğe yönelik karamsar düşünceler ve buna benzer belirtiler görülür. Bu belirtilerin tamamı olabileceği gibi,önemli bir kısmı da bulunabilir

Depresyondaki birey çaresizlik ve sıkıntı duyguları içerisinde zaman geçirir,gençlerde riskli davranışlar ve madde bağımlılığı bu dönem içerisinde fazla miktarda görülür. Gencin arkadaş ilişkileri,ders başarısı,sosyal gelişimi ve aile ilişkileri bu dönemde bozulur. Kişiler arası ilişkilerde ve kendini değerlendirmede hep olumsuz ayrıntılar göze çarpmaya başlar. Bu nedenlerden dolayı depresyon tedavisi önem kazanır.

Melankolik tipte özellikle sabahları çok yoğun çökkünlük hissi ile beraber hemen her şeye karşı zevk kaybı,aşırı yorgunluk ve halsizlik görülür. Atipik şeklinde ise genellikle uyku ve iştah azalması olan tipik şeklinde olanın tersi olarak,uyku ve iştah artışı ön plandadır.

Depresyona genetik yatkınlığın çok fazla olduğu bugün daha iyi bilinmektedir. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda anne babadan herhangi birinde depresyon öyküsü olduğunda,depresyon riskinin fazla olduğu açıkça gösterilmiştir.

Depresyondaki kişi somatik şikayetler diyebileceğimiz;baş ağrısı,kas ağrıları,sindirim sistemi rahatsızlıkları ,kalp şikayetleri ve buna benzer bedensel yakınmalar ile de çoğunlukla doktora başvurabilir

Depresyon,başka psikiyatrik rahatsızlıklar ile birlikte olabilir. Bunlar arasında şunları sayabiliriz:Panik bozukluğu,obsesif kompulsif bozukluk,yaygın anksiyete bozukluğu,madde bağımlılığı,dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu,şizofreni,dissosiyatif bozukluklar,davranım bozukluğu,özel öğrenme güçlükleri v. b. psikiyatrik bozukluklarda eşlik edebilir

Depresyon tedavisinde genellikle ve çoğunlukla kullanılan tedavi yaklaşımı antidepresan tedavidir. Aynı zamanda bilişsel olumsuzlukları ve öğrenilmiş çaresizlik düşüncelerini gidermek ve tedaviyi hızlandırmak için psikoterapiye ihtiyaç vardır. Nedene yönelik olarak psikososyal stres faktörlerinin de ortadan kaldırılması süreç içerisinde iyileşmeyi hızlandıracaktır.

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ

www.tripbox.org   www.pazartek.com   www.egitek.com.tr   www.kuzeyonline.com   www.babyeyes.org  www.altinokta.org

4 Mart 2008 Salı

ZİHİNSEL ÖĞRENME YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLER

www.rehberogretmen.biz
ZİHİNSEL ÖĞRENME YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLER
 
Zihinsel Yetersizlik: 18 yaşından önce ortaya çıkan zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerinde anlamlı sınırlılıklar görülen yetersizlik
durumudur.
Hafif Düzeyde Zihinsel Yetersizlik: Bireyin eğitim dönemi içinde, sınırlı seviyede destek eğitim hizmetleri ve özel düzenlemelere ihtiyacı olması durumudur.
Orta Düzeyde Zihinsel Yetersizlik: Bireyin temel akademik, günlük yaşam ve iş becerilerinin kazanılmasında yoğun özel eğitim ihtiyacı olması durumudur.
Ağır Düzeyde Zihinsel Yetersizlik: Bireyin öz bakım becerilerinin öğretimi de dahil olmak üzere yaşam boyu süren, yaşamın her alanında tutarlı ve daha
yoğun özel eğitim ve destek hizmet ihtiyacı olması durumudur.
Çok Ağır Düzeyde Zihinsel Yetersizlik: Bireyin zihinsel yetersizliği yanında başka yetersizlikleri bulunması nedeniyle öz bakım, günlük yaşam ve temel
akademik becerilere sahip olmamasından dolayı yaşamı boyunca bakım ve gözetim ihtiyacı olması durumudur.
 
Nedenler:
 
Zihinsel engellilik durumu pek çok etmenin ya da özelliğin bir araya gelmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bunlar genellikle kalıtım, çevre ve kişilik özellikleri
olarak sıralanmaktadır. Bununla birlikte en yaygın olarak bilinen zihinsel engellilik nedenleri:
 
Bulaşıcı hastalıklar ve zehirlenmeler , Yaralanma ve fiziksel etkiler, Metabolizma ve beslenme bozuklukları, Kaba beyin hastalıkları, Doğum öncesinde bilinmeyen
nedenler, Kromozom anormallikleri, Gebelik bozuklukları, Ruhsal bozukluklar ve Çevresel etkiler olarak sıralanabilir. Zihinsel engelli bireylerin % 80'
inin çevresel etmenler sonucunda bu duruma geldikleri öne sürülmektedir.
 
Özellikleri
 
• Sağlık problemleri vardır.İç ve dış organlarda çeşitli deformasyonlar, diş çürümeleri, kafa ve vücut arasında oran farkı, görme ve işitme kusurları bulunabilir.
 
• Bedensel gelişimleri yavaştır.
• Psiko-devimsel alanlarda gerilik gösterirler. El-göz koordinasyonunu güç sağlarlar. Büyük ve küçük kaslarını kullanma becerisini geç kazanırlar.
• Akademik kavramları geç ve güç öğrenirler.
• İlgi süreleri kısa ve dikkatleri dağınıktır.
• Çeşitli durumları kavramada, genelleme yapmada, öğrendiklerini transfer etmede zorluk çekerler.
• Somut kavramları daha iyi kavrarlar.
• Konuşma gelişimleri yavaş olup, geç konuşmaya başlarlar.
• Yeni durumlara uymada zorluk çekerler.
• Algıları, kavramları ve tepkileri basittir.
• Monoton işleri yapmaktan hoşlanırlar.
• Duygularını, düşüncelerini açık ve bağımsız olarak ifade edemezler.
• Gördükleri , duydukları şeyleri çabuk unuturlar, bellekleri zayıftır.
• Kendilerinden yaşça küçük olanlarla arkadaşlık kurarlar.
• Grup içi ilişkilerinde başkalarına daima bağımlıdırlar.
• Kurallara kavramakta zorluk çekerler.
• Sosyal ilişkilerinde kendilerini grupta kabul ettirecek becerileri azdır.
• Arkadaşlık kurmada zorluk çekerler ve kurdukları dostluklar kısa ömürlüdür.
• Kendilerine güvenleri azdır.
• Sosyal ilişkilerde bencildirler.
• Sosyal durumlara uymada zorluk çekerler.
• Sosyal faaliyetlere karşı ilgileri azdır.
 
Öğretmenlere Öneriler
 
Zihinsel engelli çocukların öğrenmede gösterdiği bu farklılıklar; öğretimlerinde bazı kural ve yöntemlerin uygulanmasını gerekli kılmaktadır. Bu kural ve
yöntemlerin başlıcaları aşağıda kısaca açıklanmıştır:
 
1-Başarılı Yaşantılar Sağlama: Çocuğa başarabileceği görevler verilmeli, doğru yanıtlayabileceği sorular sorulmalıdır. Gerektiğinde görevi yerine getirmesine
yardımcı olmalı; sorulara ip ucu vermek, seçenekleri azaltmak, soruyu yinelemek ya da açıklayarak basitleştirmek gibi yardımlarla doğru yanıtın bulunması
kolaylaştırılmalıdır. Çocuk asla başarısız olduğu noktada bırakılmamalıdır. Yardımlar, çocuk başarılı olan değin sürdürülmelidir. Ancak, her zaman az yardım
çok yardıma yeğlenmelidir.
 
2-Geriye Bildirim (feed back) Sağlama: Çocuk, verdiği yanıtın doğru olup olmadığını bilmelidir.
 
3-Doğru Yanıtları Pekiştirme: Pekiştirme, zaman geçirmeden ve açık bir biçimde yapılmalıdır. Bu, çocuğa yiyecek verilmesi gibi somut ya da çocukla ilgilenilmesi
gibi sosyal nitelikte olabilir.
 
4-Çocuğun Yeterlik Düzeylerinin Değerlendirilmesi: Eğer öğretilecek konu çocuk için çok basitse öğrenmek için yeterince gayret göstermeyecektir. Çok zorsa,
başarısız yaşantılar edinecektir. Bu nedenle çocuğa öğretilecek konuların ve verilecek görevlerin onun düzeyine uygun olması gerekmektedir. Zihinsel engelli
çocukların gelişimlerinde çeşitli düzensizlikler, iniş ve çıkışlar sıklıkla görülmektedir. Bu nedenle çocuğun, yeterlik düzeylerini sürekli olarak değerlendirilmesi
gerekmektedir.
 
5-Öğretilecek Konu ya da Davranışların Analizi: Öğretilecek konular ya da davranışlar, özellikle zor ve karmaşık olanları, analiz edilerek birbirlerini
izleyen alt konu ya da davranış basamaklarına ayrılmalı, daha sonra bu basamaklardaki konu ve davranışlar sırasıyla çocuğa öğretilmelidir. Böylece bir
basamaktaki öğrenme diğerini kolaylaştıracaktır.
 
6-Bilgilerin Bir Durumdan Diğerine Aktarılmasına Yardımcı Olma: Bunun için aynı kavramların çeşitli durum ve ilişkileri içerisinde çocuğa öğretilmesi gerekmektedir.
 
7-Öğrenilenlerin Yinelenmesini Sağlama: Zihinsel engelli çocukların öğrendiklerini kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe aktarmada çeşitli problemleri
vardır. Bu nedenle öğrendikleri bir konuyu kısa bir süre sonra unutabilirler. Bu durumu önlemek için öğrenilen konu ya da davranışların zaman zaman yinelenmesi
sağlanmalıdır.
 
8-Öğrenmeye Güdüleme: Pekiştirilmek ve başarılı olmak, birçok duyunu kullanılması, öğretmenin coşkulu ve ders sürelerini yeterli uzunlukta olması, çocukları
öğrenmeye güdüler.
 
9-Bir Defada Öğretilecek Kavramların Sayısını Sınırlama: Zihinsel engelli çocuklar bir defada pek çok kavramı öğrenemezler. Bu nedenle kavramlar çocuğa
tek tek öğretilmelidir. Bir kavram iyice öğrenilmeden diğerine geçilmemelidir.
 
AYRICA:
 
• Zihinsel engelli çocuktan kapasitesinin üzerinde başarı beklemeyiniz.
• Okulda ve sınıfta çocuğa yapabileceği görevler veriniz.( teneffüslerde sınıfı koruma, tahta sildirme ve tebeşiri koruma vb.) bu sayede çocuğun kendine
olan güveni sağlanmış olur.
• Zihinsel engelli çocukların kendilerini ifade etme zorlukları olduğundan sınıfta onlara daha fazla zaman ayırın ve kendini ifade edebileceği farklı yolları
uygulayın( basit konuları anlatma, not alma vb.)
• Sınıftaki çocukları eğitilebilir zihinsel engelli çocuğun durumundan uygun şekilde haberdar etmek ve ona karşı olumsuz tutumlar takınmalarını önlemek
gerekir.(bu durum engelli çocuğun sınıfta olmadığı zaman yapılmalı, zihinsel engelli olduğu söylenmemeli, öğrenme problemi olarak tanıtılmalıdır)
• Zihinsel engelli çocuğun anlama ve kavraması normal çocuklardan zayıf olduğu için öğretirken somut materyallerden yararlanın.
• En ufak başarısını ödüllendirin. Bu durum çocuğa çok büyük bir haz verir. Öğrenmeye teşvik açısından çok önemli bir yer teşkil eder.
• Öğrenme rastlantılara bırakılmamalı, belirli bir programa bağlı ve öğretmen gözetiminde yapılmalıdır. Kavrayış seviyeleri dikkate alınarak, etkinlikler
anlamlı parçalara bölünmeli, bölümler iyice kavratıldıktan sonra devam edilmelidir.

Karakter Eğitimi için 100 Yol

Karakter Eğitimi için 100 Yol

  Yusuf ALAN
 

 
 
Bir insana verilen değer, onun ahlâk ve karekteriyle bağlantılıdır. Hak katında  ve halk katındaki kıymetimiz, ahlâk ve karekterimizin gelişmesi nispetindedir.
 

Okul idarecileri öğrencileri hayata hazırlarken, bu yönde geliştirmenin  yollarını arar dururlar. Bu gâyeyle bazı üniversitelerde, ahlâk ve karekter gelişim merkezleri bile kurulmuştur.
 

 Amerika Boston Üniversitesi'ndeki böyle bir merkezin, öğrencilerin ahlâk ve  karakter gelişimiyle ilgili olarak yaptığı bir çalışmada, çok sayıda öğretmen ve idarecinin fikirlerinden yararlanılmış ve 100 maddelik bir tavsiye listesi hazırlamıştır. Her kültürden öğrencinin yararlanabileceği bu listedeki bazı maddeler kültürümüze adapte edilerek değiştirilmiştir. Bunları okuyunca, bazılarını zaten uygulamakta olduğumuzu görecek, diğerlerine karşı içinizde bir şevk uyanacaktır. Şimdi bu listeyi baştan sona iyice inceleyelim:
 

1- Kahramanlık ve fedakârlıklarıyla meşhur olmuş kişilerin fotograflarını  koridor ve odalara asın.
 

2- Öğrenciler için ahlâk ve karakter gelişimi konusunda bir rehberlik programı  başlatın.
 

3- Topluma hizmet maksadıyla belli misyonlar taşıyan gruplar oluşturun.
 

4- Bir çocuğun diğerleri tarafından şamar oğlanı yapılmasına mani olun.
 

5- Akademik, spor veya sanat yetenekleri dışındaki kabiliyetleri keşfetmek üzere  programlar geliştirin.
 

6- Öğrencilerin davranışlarını ve topluma katkılarını ciddi bir şekilde ölçüp  değerlendirin.
 

7- Öğrenci ve onlara rehberlik yapanların hemfikir oldukları kurallar tespit  edin.
 

8- Velileri davet edip onların gelişmeleri inceleyip katkıda bulunmalarına  fırsat tanıyın.
 

9- Misyonunuzu tanımlayan güzel bir söz seçip öğrencilerinizle paylaşın.
 

10- Her ay bir fazilet tespit edip bunun üzerinde çalışın.
 

11- Kendinize örnek aldığınız bir şahsiyeti öğrencilerinize tanıtın.
 

12- Tarihteki olayları gündeme getirip bu olaylarda nasıl davranılması  gerektiğini tartışın.
 

13- Öğrencilerdeki iyilik sıfatının, en az onların akademik başarıları kadar  önemli olduğunu görmelerine yardımcı olun.
 

14- Ahlâkla ilgili meseleleri ele alın, yani gerçekleri ele alın, delil  toplayın, sonuçları tahmin edin ve karar verin.
 

15- Öğrencilerin topluma hizmet etmeleri için belli bir yapı dahilinde onlara  fırsatlar oluşturun.
 

16- Örnek olun. Meselâ ortalıkta gördüğünüz bir kâğıt parçasını alın. Sizden  sonra ders vereceklere bir saygı eseri olarak tahtayı temiz bırakın.
 

17- Kurumunuzda, ne türlü olursa olsun, nezaketsizliğe fırsat vermeyin.
 

18- Kaba ve küfürlü konuşmalara izin vermeyin.
 

19- Öğrencilerin kötü davranışlarını notlar, çağrılar ve ziyaretlerle velilere  duyurun.
 

20- Çocuklarının güzel vasıflarını takdir etmek üzere velilerle irtibat kurun.
 

21- Öğrencilerin okulda çok çalışmalarının ahlâkî bir sorumluluk olduğu fikrini  açıkça belirtin.
 

22- Meslektaşlarınızla konuşurken nazik olun.
 

23- Yaşadığınız yerdeki fedakâr ve önemli şahsiyetleri derslerde tanıtın.
 

24- Ödevlerin yapılması ve sınav sonuçlarıyla ilgili mükâfat sistemi kurun.
 

25- Bir bağış fonu oluşturun. Öğrencilerin bağışları istedikleri yere  yapmalarına fırsat tanıyın.
 

26- Ailelerin ahlâkî otoritelerini destekleyin. Öğrencilerin ahlâkî  problemlerini ebeveynleri ile çözmelerini sağlayın. Bu konuda öğrencilerle konuşarak niçin zora düştüklerini analiz edin.
 

27- Duvarlara güzel karakteri teşvik eden sözler asın.
 

28- Özellikle öğrencilerin o anki durumlarıyla ilgili ahlâkî ihtilaflara dair  yaşanmış olaylardan örnekler verin.
 

29- Kahraman şahsiyetleri doğum günlerinde anın ve ne tür faziletlere sahip  olduklarını anlatın.
 

30- Çocukların önem verdikleri vecizeleri yazıp duvarlara asmalarına izin verin.
 

31- Ahlâkî konularda makaleler getiren öğrencileri ödüllendirin ve bu yazıları  analiz edin.
 

32- Kurumunuzdaki karakter meselelerini -güzel huylar vs- düzenli olarak  müzakere edin.
 

33- Çocukların beklentilerini netleştirin ve onların bu beklentilere göre  sorumluluk almalarını sağlayın.
 

34- Öğrencilerle ilgilenirken tutarlı olun ve duygusal davranarak doğruluk ve  dürüstlüğünüze halel getirmeyin.
 

35- Hatalarınızı kabul edin ve bunları düzeltmenin yollarını araştırın.  Öğrencileri de buna teşvik edin.
 

36- Hergün birkaç dakikalık ibretli bir hikâyeyi seslice okuyarak güne başlayın.  Hikâyelerin kısa, ama ders verici olmasına dikkat edin.
 

37- Kurumunuzdaki ilkeler ve politikaları belirlerken bunların muhtemel  tesirlerini ve öğrencilere ne tür mesajlar verdiklerini anlamaya çalışın.
 

38- Bir politika, faaliyet veya kararın sebeplerini açıklayın. Öğrencilerin  sadece "nasıl"ı değil, "niçin"i de anlamaları için onlara yardımcı olun.
 

39- İyi bir öğrenci olmanın ahlâkî ve karakterle ilgili unsurlarını öğrencilerin  tartışması için ortamlar hazırlayın.
 

40- Öğrencilere rekabet kavramını öğretin ve bunun ne zaman faydalı, ne zaman  zararlı olduğunu anlatın.
 

41- Öğrencilere niçin öğretmenlik / belletmenlik yaptığınızı açıklayın.  Öğretmenlik / belletmenlik yapmanın sorumluluğu ve öneminden ne anladığınızı  açıklayın.
 

42- Topluma yaptığınız hizmetlerden öğrencilere bahsedin. Hangi gönüllü  kuruluşlarda neler yapabileceklerini anlatın.
 

43- Öğrencilere medyayı eleştirel bir yaklaşımla analiz etmeyi öğretin.  Medyadaki mesajlar ne tür bir karakteri teşvik etmektedir?
 

44- Mezun olup yüksek okula gitmiş, iş hayatına atılmış eski öğrencilerinizi  davet edip tecrübelerini aktarmalarını sağlayın. Güzel alışkanlıkların onlara  işlerinde nasıl yardımcı olduğunu sorun.
 

45- Muhitinizdeki yetişkinleri davet ederek onların karakter eğitimleri ve  tecrübeleri konularını gündeme getirin.
 

46- Öğrencilerin empati geliştirmelerine yardımcı olun. Onlara şu tür sorular  sorun: "Kimse seninle oynamak istemezse kendini nasıl hissedersin?", "Birisi  senin isminle alay ederse neler hissedersin?"...vb gibi.
 

47- Kurumunuzda ihtilaflar doğduğunda öğrencilere saygı, açık görüşlülük,  mahremiyet ve nezaketin önemini öğretin. Gıybet, dedikodu ve tahkire fırsat vermeyin.
 

48- Kibarlık üzerinde durun. Öğrencilere, diğer öğrencileri ve yetişkinleri  dikkatli bir şekilde nasıl dinlemeleri gerektiğini öğretin.
 

49- Başarılı şahısların biyografilerini birlikte okuyup müzakere edin. Daha  büyük çocukların farkındalık yeteneğini geliştirin. Bireylerin hataları  olabileceğini, ancak takdire şayan sıfatlar da taşıyabileceklerini fark ettirin.
 

50- Büyük öğrencilerin küçüklere yardımcı olmalarını sağlayan ortamlar oluşturun.
 

51- İlk günden itibaren çok çalışmanın ve hedefe ulaşmak için belli standartlara  riayet etmenin öneminden bahsedin.
 

52- Liseye devam eden öğrencilerin toplumda daha aktif olmaları için, gönüllü  faaliyetler yapan kurumların yönetim kurulu toplantılarına katılarak katkıda  bulunmalarını sağlayın.
 

53- Katmadeğeri yüksek, kaliteli eserler veren ve ülkenin sosyal enerjisini  artırıcı örnek çalışmalar yapan şahsiyetlerin hayatlarını, alışkanlıklarını ve  temel prensiplerini araştırma konusu olarak öğrencilere verin.
 

54- Diğer ülkelerde karakter eğitimiyle ilgili çalışmaları takip edin ve  tecrübelerden yararlanın.
 

55- Öğrencilere teşekkür mesajları yazmayı öğretin. Öğrenciler için değerli  çalışmalar yapanlara teşekkür mektupları yazdırın.
 

56- Öğrencilerin çalışmalarını değerlendirirken onlara yeteri kadar geri besleme  (feedback) verin. Gelişmeleri ve başarıları konusunda onlarla samimâne ve teşvik  edici bir iletişim kurun.
 

57- Büyük öğrencilerin, ebeveynler için yemekli bir program hazırlamasını  sağlayın. Yemek yapmalarını, dekorlar kullanmalarını, hizmet etmelerini ve  temizlik yapmalarını temin edin.
 

58- Öğrencilerin kurum için bir hizmet yapmalarını (ufak tamiratlar, tanıtım  vs.) sağlayın.
 

59- Düzenli bir şekilde birlikte bina temizliği yapın.
 

60- Diğer din ve kültürleri tahkîr etmeyin ve başkalarına karşı âdil davranmanın  önemini vurgulayın.
 

61- Hor görülen öğrencilere destek olun ve bu anları bir eğitim fırsatı olarak  görün.
 

62- Canlılara karşı şefkatli olma düşüncesini aşılayın.
 

63- Ürünlerin tekrar kullanımıyla ilgili (recycle) kampanyalar başlatın.  İktisatlı olma ve israftan kaçınmanın önemini anlatın.
 

64- Ülke çapında güzel ahlâkı destekleyen programlardan öğrencilerinizi haberdâr  edin.
 

65- Öğrencilerin ebeveynlerinin de desteğiyle; muhitlerinde ufak temizlik  işleri, ağaç dikme, ufak tamiratlar gibi çalışmalarla çevrelerine hizmet  etmelerini sağlayın.
 

66- Kurumunuza ait bir şarkınız olsun ve yeni gelenlere bunun sözlerini ve  manasını öğretin.
 

67- Eğer böyle bir şarkınız yoksa öğrenciler arasında bir yarışma düzenleyerek  bir tane yazmalarını temin edin. Ne tür fikirlerin şarkıda yer alması gerektiği  konusunda görüş alışverişinde bulunun.
 

68- Kurumunuzda belli kaidelerin önemini vurgulayın ve bu kaidelerin kurumun  kimliği açısından önemini ifade edin.
 

69- Öğrencileri çevredeki yaşlı veya yardıma muhtaç insanlarla ilgilenmeye  teşvik edin.
 

70- Öğrencilerinize başka şehir veya ülkelerden mektup arkadaşları bulun ve  onların yazışmalardan öğrendikleri bilgileri paylaşın. O yerlerde hayatın nasıl  olduğu konusunu gündeme getirin.
 

71- Karakter eğitimi için müfredatı kullanın. Meselâ dille ilgili çalışmalarda  karakter analizleri yaptırın. Başkasının gözleriyle dünyaya bakmanın nasıl bir  şey olabileceğini sorun.
 

72- Şefkatli bir şekilde yapıcı eleştirilerde bulunun ve öğrencilerin de bunu  alışkanlık haline getirmelerini sağlayın.
 

73- Spor müsabakalarında, oyunlarda ve günlük ilişkilerde centilmenliğin önemini  vurgulayın.
 

74- Okulun politikasını belirlerken öğrencilerin de katkıda bulunmasını temin  edin. Onlara farklı politikaların karşılaştırılmasıyla ilgili ödevler verin.
 

75- İnsanı düşünmeye, tartışmaya ve yazmaya sevk eden alıntılar toplayın.
 

76- Öğretmen ve idarecilerin kullanabilecekleri, karakter eğitimiyle ilgili bir  literatür listesi hazırlayın.
 

77- Kurumunuzu tanımlayan veciz bir söz bulun.
 

78- Üstün karakterli öğrencilere ait kayıtları arşivleyin.
 

79- Akademik ve sosyal problemleri çözüp özgüven kazanmaları için fırsatlar  tanıyın.
 

80- Kurumunuzdaki ahlâkî atmosferi idarî toplantılarınızda gündeme getirin ve  hedeflerinizi belirleyin.
 

81- Kurumunuza ait bir prensipler listesi hazırlayın ve bütün faaliyet ve  politikalarınızda bu listeye atıflarda bulunun. Kurumdaki herkese bu listeyi  neşredin ve dikkat çekici bir şekilde binada teşhir edin.
 

82- Bir e-mail listesi veya bülten tahtası hazırlayıp idareci ve öğretmenlerin  karakter eğitimiyle ilgili fikir alışverişi yapmalarını sağlayın.
 

83- Haber bülteniniz aracılığıyla, öğrencilerinizin dikkat çekici  davranışlarından velileri haberdâr edin.
 

84- Kurumunuzun tarihî ve başarılarına ait belgeler ve fotograflardan oluşan bir  sergi hazırlayıp ziyaretçilere bunu gösterin.
 

85- Kurumda basit gibi görünen işleri yapan işçilerin ve gönüllülerin çalışma ve  başarılarını toplu bir şekilde takdir edin.
 

86- Öğrencileri teşvik edecek ve onlara disiplin kazandıracak miktarda ödevler  vermeyi ihmal etmeyin.
 

87- Çocuklara bir and söyletin ve bu metni velilere ulaştırın.
 

88- Giyimle ilgili standartlar belirleyip bunların eğitimle olan ilgisini  açıklayın.
 

89- Öğrencilerin kendi aralarında kaynaşmasını sağlayan faaliyetler düzenleyin.
 

90- Öğrenci ve velilerin seminer, gezi gibi ortak bir projede görev almalarını  sağlayın.
 

91- Binanın genel görünüşü konusunda dikkatli olun. Genel düzen ve tertiple  ilgili herkesin katkıda bulunmasına çalışın.
 

92- Çevredeki itibarlı işadamlarının, girişimcilik konusunda öğrencilere  rehberlik yapmalarını sağlayın.
 

93- Yeni gelen öğrenci ve işçilere rehberlik yapacak kişiler belirleyin.
 

94- Çevredeki memur, işçi veya işverenleri davet ederek iş hayatında karakterin  öneminden bahsettirin.
 

95- Sporla ilgilenen öğrenci ve öğretmenlerin sporla ilgili ahlâkî ilkeler  geliştirmelerini teşvik edin.
 

96- Muhitinizde karakter eğitimiyle ilgili toplantılar düzenleyin.
 

97- Karakter eğitimiyle ilgili bir logo hazırlatın.
 

98- Ayda iki defa öğretmen ve idarecileri biraraya getirerek ahlâkî prensipler  içeren edebî veya felsefî bir metni analiz ettirin.
 

99- Veliler için karakter eğitimiyle ilgili bir literatür listesi hazırlayın.
 

100- Bir kitap klübü kurarak öğrencilerin ahlâkî eserler okumalarını sağlayın.
 
 
 
Bu listenin hayata geçirilebilmesi için okul idaresi farklı birimlere veya  öğretmenlere kendisiyle ilgili maddelerin neler olduğunu ve onları nasıl  uygulayacağını belirleme görevi verebilir. Meselâ, sporla ilgili olan maddeler  spor birimi veya öğretmenine; benzer şekilde tarih, edebiyat, resim, gezi ile  ilgili olanlar da alâkalı birimlere görev olarak verilebilir. Böylece, bu  listede yer alan veya akla gelebilecek başka hususlar bir bütünlük içinde öğrenciye sunulursa, ahlâk ve karakter gelişiminde olumlu sonuçlar alınır.
 
 
 
 

18 Şubat 2008 Pazartesi

RUSYA HÜKÜMETİ DOKTORA BURSLARI

 

Rusya Hükümet Bursları 2008-2009

 

Ülke

Verilen Bursun Türü

Son Başvuru Tarihi

Mülakat Tarihi

RUSYA HÜKÜMETİ BURSLARI

 

**** RUS HÜKÜMETİ BAKANLIĞIMIZIN TALEBİ ÜZERİNE BU YIL DA STAJ (DİL) , DOKTORA, MASTER BURSU TAHSİS ETMİŞTİR. ADAYLARIN YETERLİLİK SEVİYESİNE UYGUN OLARAK BURSLAR BU KONTENJAN ÜZERİNDEN TAHSİS EDİLECEKTİR.

33 ADET DOKTORA VE STAJ  (DİL) BURSLARI

ADAYLARIN YETERLİLİK DURUMUNA GÖRE 33 ADET BURS TAHSİL EDİLECEKTİR.

26/02/2008

03/03/2008

Başvuruların çok olması halinde 04/03/2008 tarihinde de sınav yapılacaktır.

  Sınav tarihiyle ilgili açıklama  meb.gov.tr ana sayfa burslar bölümünde en geç 27.02.2008 tarihinde yayınlanacaktır.


ÖZEL ŞARTLAR:

(Burs başvurularına ilişkin Genel Şartları lütfen dikkatli okuyunuz.)

  • Adayların STAJ (DİL) BURSU İÇİN EN AZ ORTA DÜZEYDE  Rusça, DOKTORA VE MASTER İÇİN  RUSÇA VE İNGİLİZCE   dillerinden birisini iyi derecede bilmeleri tercih sebebidir.
  • DOKTORA VE MASTER İÇİN Adayların mesleğe ait bilim ders notunun % 80 üstünde olacaktır. Hukuk, Politoloji,Tıbbı alanlara birer asıl aday seçilecektir. 
  • Doktora öğrencileri için burs  miktarı aylık  (1500 Ruble ) dir.
  • STAJ (DİL) BURSU için RUS DİLİ  EDEBİYATI  ile ilgili SON SINIF LİSANS  ÖĞRENCİSİ  veya mezunu olma ZORUNLULUĞUNUN YANISIRA;

 RUSÇA DİL BELGESİ OLAN VE EN AZ ORTA DÜZEYDE RUSÇA BİLEN DİĞER BÖLÜMLERDEKİ SON SINIF LİSANS ÖĞRENCİLERİ VE MEZUNLARI MÜRAACAT EDEBİLİRLER.

  • Doktora veya master adayının yapacağı çalışma programı ile diplomasının uygun olması gerekir.
  • Adayların 35 yaşından gün almamaları gerekmektedir.

EKLER
Başvuru formu
MÜLÂKAT GÜNÜ ELDEN TESLİM EDİLECEK BELGELER
a) Başvuru Formu (Türkçe) (Fotoğraf yapıştırılmış, dilekçe kısmı doldurulmuş ve imzalı) ve internet üzerinden  son başvuru tarihinden önce gönderilen başvurunun  bilgisayar çıktısı,
b) Başvuru Formu
c) Doktora ve Master adayları için  Lisans Diplomasının onaylı örneği, Dil Bursaları için öğrencilik belgesi d) Doktora veya Master için en son eğitimleri ile ilgili Not döküm belgesi (Transkript). Dil Bursları için not döküm belgesi
e) 2 adet tavsiye mektubu (Öğretim görevlileri veya çalışıyorsa amirlerinden; aslı ve imzalı olacak),
f) Ayrıntılı çalışma plânı (RUSYA’DA) yapılması öngörülen çalışma, DİL BURSLARINA katılacaklardan istenmiyor.
g) Özgeçmiş (CV),
h) DOKTORA VE MASTER PROGRAMI İÇİN Varsa çalışma programınızla ilgili Kabul mektubu (Acceptance). *Sürenin az olması sebebiyle adaylar bu konuda Rusya’da  temas ettikleri üniversiteler ile ilgili açıklamaları komisyona arz edecekler ve yazıştıklarına dair belgenin bir örneğini komisyona sunacaklardır. Kabul mektubu kesin şart olmamakla birlikte var olan veya yazışan adaylar için bu durumları göz önüne alınacaktır.
i)Doktora ve master için  Dil sertifikası gerekmektedir. Dil Bursu için Rus Dili Ve Edebiyatı öğrencileri için geçerli değildir. Sadece bölüm dışı mezun olan adaylar veya ilave olarak İngilizce/ Rusça  dil bilgisine sahip olan adaylar dil belgelerini beyan edeceklerdir.
j) Fotoğraf (3 adet)

  • (a) bendinde belirtilen “Başvuru Formu (Türkçe)”nun bir (1) örneği digmdb@meb.gov.tr adresine son başvuru tarihi dolmadan önce gönderilecektir. Diğer örneği (b,c,d,e,f,g,h,i,j) bentlerinde belirtilen belgelerin yanı sıra “internet üzerinde yaşanan sorunlardan dolayı  Türkçe  başvuru formunun zamanında   gönderildiğine dair internet mail gönderme  çıktılarını  mülâkat saatinde komisyona elden teslim edilecektir. Sınav günü listede ismi olmayan adaylar bu belgeyi beyan etmeleri halinde sınava alınacaklardır.
  • (b,c,d,e,f,g,h,i) bentlerinde belirtilen belgeler  3’er nüsha düzenli olarak   telli dosyalar halinde  hazırlanacak (fotokopi ile çoğaltılabilir) , arka sayfasına kurşun kalemle türü ve kime ait olduğu belirtilecektir.* Adaylar e-posta yoluyla müracaat ettikten sonra Bakanlığımızdan başka bir çağrı beklemeden, açıklanan mülâkat tarihinde, saat 09.00’da, M.E.B. Merkez Bina Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü 6.Kat C-Blok Bakanlıklar/Ankara adresinde hazır bulunacaklardır. Yol ve diğer masraflar adaylara aittir.

KAZANACAK ADAYLARIN DİKKATİNE !!!!!!!!!!!!

SINAV SONUCU KAZANAN ADAYLARDAN

RUSYA BÜYÜKELÇİLİĞİ AŞAĞIDAKİ BELGELERİ TALEP EDEBİLİR. ADAYLARIN  BU HUSUSLARI GÖZ ÖNÜNE ALARAK SINAVA BAŞVURMALARI RİCA OLUNUR.

    •  AIDS ve HIV virüsü testlerini de kapsayan sağlık raporu noter tasdikli
    • Doktora ve Master Kazanan adaylar zorunlu olarak yıllık sağlık sigortası yapılacaktır.(Yıllık ücreti 200 ABD doları kadardır)
    • Elçilik tarafından verilen Yabancı Dilde Başvuru Formu (İngilizce-Rusça),
    • Tüm belgelerin noter tasdiki istenebilir.
    • Yukarıda belirtilen tüm belgelerin dışında Rusya Büyükelçiliğinin özel belge talebi olabilir.

     

 

 

17 Şubat 2008 Pazar

National Convention 2008

National Convention 2008 
 
When:
 
Sunday, June 29 - Saturday, July 5, 2008.
 
Where:
 
Hilton Anatole Hotel
2201 Stemmons Freeway
Dallas, Texas 75207
Reservations: Write directly to the above address or call (214) 761-7500.
 
Exhibitor and Sponsor Information:
• Open Letter to Exhibitors and Sponsors
• 2008 Sponsorship Opportunities
• 2008 Sponsorship Application
• 2008 Guidelines
• 2008 Fact Sheet
• 2008 Exhibitor Application
• 2008 Sponsored Event Application
 
Hotel Rates and Information:
 
This year we are returning to Dallas and the beautiful Hilton Anatole Hotel, site of the 2006 convention.  Once again our hotel rates are the envy of all.
For the 2008 convention they are singles, doubles, and twins, $61; and triples and quads, $66. In addition to the room rates there will be a tax, which
at present is 15 percent. No charge will be made for children fifteen and under in the room with parents as long as no extra bed is requested. Please note
that as of November 1, 2007, the hotel became a non-smoking facility. The hotel will want a deposit of $60 or a credit card number. If you use a credit
card, the deposit will be charged against your card immediately, just as would be the case with a $60 check. If a reservation is cancelled prior to June
1, 2008, $30 of the $60 deposit will be returned. Otherwise refunds will not be made.  The hotel is now accepting reservations.
 
Guest-room amenities include cable television, coffee pot, iron and ironing board, hair dryer, and high-speed Internet access—this last for a fee. Guests
can also enjoy one indoor and two outdoor pools as well as a fully equipped health club and tennis courts. The Hilton Anatole has six restaurants, several
bars, and even a disco. Nana, open only for dinner, offers a five-star dining experience with panoramic views of the city and prices to match. La Esquina
Restaurant and Tequila Bar, with luncheon buffets and full dinners, offers south-of-the-border fare with a Texas flair. At Common Ground in the atrium
you will find light breakfast and lunch fare. The Rathskeller Sports Bar provides a basement hideaway for lunch or dinner. The Gossip Bar is open for light
breakfasts and lunch and is an evening hot spot. The Terrace is an open-air café open for breakfast, lunch, and dinner. Watch the Braille Monitor for information
about tours and other attractions in the Greater Dallas/Ft. Worth area.
 
Schedule:
 
The schedule this year is a departure from what many of us think of as the usual one. Preconvention seminars for parents of blind children and other groups
and set-up of the exhibit hall will take place on Sunday, June 29, and adjournment will be Saturday, July 5, at 5:00 p.m.  Convention registration and
registration packet pick-up for those who registered online will begin on Monday, June 30, and both Monday and Tuesday will be filled with meetings of
divisions and committees, including the Tuesday morning annual meeting, open to all, of the board of directors of the National Federation of the Blind.
 
Immediately following the
NFB March for Independence
—the Walk for Opportunity to Victory Plaza, the general convention sessions will begin on Wednesday, July 2, and continue through the afternoon of Saturday,
July 5. 
Register now for the March for Independence or sponsor a marcher. The annual banquet will take place on Friday evening, July 4. 
 
Kenneth Jernigan Convention Scholarship Fund:
 
The Kenneth Jernigan Convention Scholarship Fund is looking for individuals who can use some financial assistance to attend the National Convention in Dallas,
Texas.  View the 
Kenneth Jernigan Convention Scholarship Fund page
 for further information.
 
First Timer's Guide to the NFB National Convention:
 
View our beginner's guide to the NFB National Convention, intended to give the first-time convention attendee some important information about national
conventions of the National Federation of the Blind (NFB).
 
• First Timer's Guide to the National Convention
More Information:
 
Additional information as to meetings, schedule, hotel, etc., may be obtained as it becomes available by contacting the National Federation of the Blind
at 1800 Johnson Street, Baltimore, Maryland 21230, telephone (410) 659-9314.

10 Şubat 2008 Pazar

AİLE İÇİ VE ÇEVREYLE İLETİŞİM

  AİLE İÇİ VE ÇEVREYLE İLETİŞİM
      Çocuğunuzun okuldan eve döndüğü ilk yarım saati hatırlamanızı rica ediyorum. Eve girdikten sonra ilk yarım saat içinde aranızda geçen konuşmaların neler olduğunu bir düşünün. 'Dersler nasıldı? Fen Bilgisinden yazılı oldunuz mu? Deneme sınavının sonuçları belli oldu mu? Buna benzer konuşmalar evdeki ilk konuşmalarınız oluyorsa, bu durum çocuğunuzun kafasında şu soruyu oluşturmaktadır. 'Annem babam için ben mi önemliyim yoksa okul başarım mı önemli' İlk konuşmalarınız bunlar oluyorsa çocuğun bu soruya bulduğu yanıt kaçınılmaz olarak 'annem babam için BEN değil, benim okul başarım önemli. Ben umurlarında değilim, onları ilgilendiren tek şey notlarım' diye düşünecektir.
      Bu konuşmalar evinizde rutin hale geldiğinde ise çocuk tarafından, gördüğü cezaya karşılık olarak anne babaya da bir ceza sunulur. Çocuğumuzun bize uyguladığı ceza ise, çoğu zaman 'çalışmamak ve başarısız olmakta inat etmek' şeklinde gerçekleşir. Bu durumun altında yatan mantık oldukça basittir. Sizin için önemli olan benim okul başarım değil mi? Madem öyle sizi en çok istediğiniz şeyden mahrum edeyim de görün. Bu düşünce elbette bilinçli olmayabilir. Ama bilinç altında yatan uzantısı budur ve bilinç altı bizim davranışlarımızda oldukça etkilidir. Günümüzde okul başarısızlığının altında yatan pek çok sebep arasında en önemli olanlardan birisi budur.
      Konumuz çocuklarımız ama kısa bir süre onları bir kenara bırakarak genel bir düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum.
      Çevremizdeki insanlarla yani eşimiz, çocuğumuz, anne babamız arkadaşlarımız, işyerimizde amirlerimizle hepimiz iyi ve sağlıklı ilişkiler kurmak istiyoruz. Onların gönüllerine girmek, kalplerini kazanmak istiyoruz. Bunun için karşımızdaki insanın alnına bakın. Alnında yazılı olan ifadeyi okuyun ve ona göre davranın. Bütün insanların alnında şu yazar. 'LÜTFEN BANA ÖNEMLİ VE ÖZEL OLDUĞUMU HİSSETTİR.' Çocuklarımızın alnındaki bu yazı daha da büyük, iri puntolu ve kalın. Görülmemesi imkansız. Yapmamız gereken çocukların alnındaki bu yazıyı görmek ve gereğini yapmak. Peki bu yazıyı görebilenler ne yapar? Bunun için uzun yıllar eğitime ve diplomaya ihtiyaç yok. Selam vermek, birlikte zaman geçirmek, duygu ve düşünceleri paylaşmak, tebessüm etmek, dokunmak, iltifat etmek, şakalaşmak, gözlerinin içine bakmak, dinlemek bunlardan bazıları. Aslında bu toplantının ana fikri bu. Bu ana fikri davranış olarak sergileyebildiğimizde ve alışkanlık haline getirebildiğimizde kendi hayatımızın da ne kadar güzelleştiğini ve renklendiğini göreceğiz.
  Daha ayrıntılı bölümlerimiz:
 
www.rehberogretmen.biz   sayfalarındadır.
 
 
 
 
 
 

28 Ocak 2008 Pazartesi

An'lar Ve Pişmanlıklar

                                AN'LAR

                                Eğer yeniden başlayabilseydim hayata
                                İkincisinde daha çok hata yapardım.
                                Kusursuz olmaya çalışmaz.
                                Sırt üstü yatardım.
                                Neşeli olurdum, ilkinde olmadığı kadar,
                                Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
                                Elbette mutlu anlarım oldu ama
                                Yeniden başlayabilseydim eğer
                                Yalnız mutlu anlarım olurdu.
                                Farkında mısın bilmem: yaşam budur zaten:
                                Anlar, sadece anlar.
                                Siz de anı yaşayın(..)
 
                                Eğer yeniden başlayabilseydim.
                                İlkbaharda ayakkabılarımı fırlatır atardım.
                                Ve sonbahar bitene kadar
                                Yürürdüm çıplak ayaklarla.
                                Bilinmeyen yollar keşfeder
                                Güneşin tadına varır, çocuklarla oynardım
                                Bir şansım daha olsaydı eğer
                                Ama işte 85'imdeyim
                                Ve biliyorum
                                ÖLÜYORUM
--- --- --- ---
 
 
 
 

20 Ocak 2008 Pazar

TARİH DİYOR Kİ - İLGİNÇ OLAYLAR VE BİLGİLER

TARİH DİYOR   www.rehberogretmen.biz

 

- 18 yy de 5- 10 yıl içinde İslam ülkelerine 100.000 ajan gönderildi.

- 11 yy de Kahire de 12 katlı evler vardı.

- Edison ampule konulacak maddeyi bulmak için 3000 deneme yaptı.

- Büyük Fizyoloji bilgini Pavlov 1917 Rus ihtilalinden dolayı labarotuvara 1 saat geç kalan asistanını çok fena azarladı.

- Perulu Carrion kendi üzerinde ölümcül bir hastalığı denedikten 40 gün sonra öldü. John Hunter ise kendine belsoğukluğu ve frengi hastalığı aşıladı, yıllarca bu hastalıktan acı çektikten sonra öldü. İkisi de başarıya ulaştılar.

- Archimedes şehri Roma saldırısına karşı onun yaptığı aletlerle 3 yıl korundu. Romalılar girdiklerinde bir matematik problemiyle uğraşıyordu. Romalıların seslerini duymamıştı bile. Bir asker evine girip onu götürmek istediğinde problemi bırakmadı, askerde onu öldürdü.

- Dolmabahçe sarayında borç alınan 9 ton altın ve 41 ton gümüş kullanıldı.

- Truman doktrini çerçevesinde Amerikandan aldığımız 69 milyon dolarlık askeri techizatın bakımı için her yıl 400 milyon dolar harcıyoruz.

- Osmanlı Macaristan'daki hakimiyeti esnasında yılda 7.000.000 akçe toplayıp 21.000.000 akçe yatırım yapmıştır.

- Engizisyon mahkemeleri 300 yılda 34.000 kişi yakmış. Haclı seferi esnasında sadece bir şehirde 100.000 den fazla kişi öldürülmüş ve 1096 yılında Kudüs'e girildiğinde 40.000 müslümanı öldürdüler.

- 1914 yazında 1 Türk lirası 3.7 $ ve 18.5 Dm ve şimdi ise...

- Endülüs halifesi El Hakem'in kütüphanesinde 600.000 yazma eser var. 400 yıl sonra yaşamış Avrupa'da da bilgili Charles lakaplı Fransa kralı 5. Charles'in kraliyet kütüphanesinde 900 kitap var. Ayrıca İslam aleminde içindeki kitap sayısı 10.000'u geçen dev kütüphaneler var.

- İbni Cezvi eserleri hayatına bölündüğünde bir güne 4 defter düşer. İbni Rüşd okumayı öğrendikten sonra kitap okumadan geçen 2 gecesi evlenme ve babasının ölümü idi.

- Kanuni döneminde Sivas ile Bütçesi 20.000.000 altın Fransa'nın 4.000.000 altın, İngiltere'nin 3.500.000 altındı.

- 1835 yılına kadar dünyanın en büyük şehri İstanbul kabul edilir. Kanuni hükümdarlığında 46 yılda ortalama 1 cinayet vakası kaydedilmiştir.

- Amerikanın yabancı dille tek anlaşma TÜRKÇE'DİR. Bu Cezayir beylerbeyi ile George Washington arasında Amerikan gemilerinden alınan haraç miktarı hakkındadır.

- Fatih'in balistik hesaplarını bizzat kendi yaptığı 17 ton ağırlıklı topları 1.5 ton mermileri 1 km. uzağa atabiliyordu.

- 1864- 70 Paraguay'ın Brezilya, Arjantin ve Uruguay ile yaptığı savaşta nüfusu 1.4'ten 0.22 milyona indi.

- Kral Arthur, William Tell, Robin Hood kaynaklara göre çok yüksek ihtimalle yoklar.

- Birinci Dünya Savaşı'nda 2.500.000 at kullanıldı. 5 yılda 100.000'den 5.000.000'a ordu genişletmesi yaptı. Savaşta Fransa'nın tank uçakları daha fazlaydı.

- 1938'e kadar Almanlar 200.000 yahudi sürdüler. Sonra güçlü İngiliz donanmasından dolayı Madagaskar'a gönderme planı uygulamadılar.

- Polonyalı kral güçlü Augus'tun 350 çocuğu vardı.

- 1929 yılına kadar Avrupa'da bebeklere karşı en koruyucu İngiliz kanunlarına göre 'bebek doğarken başı kesilebilir, sert bir şeyle kafası ezilebilir ama nefes aldıktan sonra kurtulmak için yalnızca dışarı atabilirlerdi.' 1830'da Fransa'da 32.000 bebek terkedildi.

- II. Dünya Savaşı'nda 56.000 Alman Amerikalılara esir iken açlıktan öldü.

- Hitler içki içmez ve çok az yemek yerdi.

- Elizabeth Bothory 17.yy'de 650 genç kız olduğundan hayatının sonunda 4 yıl hapis yatmış.

- Cumhuriyetin 10. yılında 15.000.000 nüfus 30 okul vardı.

- 130.000 sahabiden yalnızca 10.000'i biliniyor.

- 1914'te Anadolu'da 600 Fransız 500 Alman 60 Amerikan okulu vardı.

- Psikososyolojik tesbitlere göre beşer Asr-ı Saadet'e kadar % 25 geliştiyse o zamanda % 25 gelişecek.

- Bütün Asr-ı Saadet Savaşlarında 200 kişi ölüyor ve 1- 2 el hırsızlıktan dolayı kesilmiş.

- Geothe 2 defa yıkanmış.

- Osmanlı'da 230.000.000 nüfus 12.000.000 km2 alan ve haskan 11.000.000 Türk verdi.

 

 

CANLILAR ALEMİ

- Kedi için 7. kattan düşmek 32. kattan düşmekten daha tehlikeli. (6 katta terminal hıza ulaşıyor.)

- Bir bakteri bir günde 2000 ton bakteri meydana getirebilir.

- Çakallar, ceylan yerken ayaktan başlarlar ve ceylanda endofrin salgılandığından onları sessizce seyreder.

- 2500 m derinlik ve 300C sıcaklıkta yaşayan bakteri vardır.

- Bağırsaklarda 400'den fazla bakteri yaşar, toplam sayıları hücre sayımızdan fazladır.

- Deniz atlarında anne yumurtayı babaya verir, baba 6- 8 hafta taşır ve yavrular kesesinde doğar.

- Bir kovandaki 30.000 bal arısını 30 eşek arısı 3 saatte öldürebilir. Buna karşın 300 bal arısı havalanıp eşek arısı etrafında uçunca 50 - 60 C ye dayanamayan eşek arısı olur.

- Günde 1 metre boy atan sarmaşıklar vardır.

- Ayı yarış atı kadar hızlı koşabilir. 60 km/saat hıza ulaşabilir. Kutup ayısı 3 metre boy 1 ton ağırlığı olur. İnsanı yemek için saldıran tek hayvandır.

- Kurtlar yiyeceklerini 30 km midesinde taşıyıp yavrularına getirirler. Kir Kurtunun en sevdiği yiyecek kavundur.

- Pirhana 3 ısırışta insan elini bilekten koparabilir.

- Soğuk iklimde yaşayan tatlı su kaplumbağası turu olan boyalı Kaplumbağalar sonbaharda derin bir nefes alıp daldıkları sudan ilk baharda çıkarlar, 3 ay oksijensiz hayatta glikolizden enerji sağlarlar. Kalp atışı 10 dakikada bir olur.

- 34 m boyundaki dişi mavi balina günde 3.000.000 kalori alır.

- En uzun hayvan 55 m.'lik bir deniz kurdudur.

- Şahin dalışta 350 km/saate ulaşabilir.

- Kökleriyle birlikte en ağır ağaç 6720 ton. en uzunu ise 127 m dir.

- Bir bakteri 1 saniyede kendi etrafında 100 kere dönebilir. 1 saniyede kendi boyunun 50 katını alır.

- En küçük virüs 1.7 x 10 (8) m. dir.

- Yer yüzünde 3x10(33) canlı olduğu sanılıyor.

- Akbabalar 4 km öteden ceylanın ölümü uykuda mı olduğu anlarlar.

- Sivrisineklerin erkekleri bitki suyu dişileri insan ve hayvan kanı içerler.

- Bir kılıç balığı 109 km/saat'e ulaşabilir.

- Uçan balık 10 m havalanabilir.

- Bir fil günde 150 kg yemek yer.

AKLINIZDA BULUNSUN...

- Cheops piramidinde 2.5 milyon ton kallerin kullanılmış.

- Özgürlük heykeli 96 m. boyu ve 72 bin ton ağırlıklı bir Fransız hediyesidir.

- Çin Seddi 10 bin km'ye yakın yapılmış, bazen kalınlığı 10 m'ye yaklaşıyor.

- Ay 30 bin km. daha yakın olsaydı, gelgitler tüm yeryüzünü sular altında bırakırdı. Ay - Dünya arası 380 bin km.

- Dünyanın ağırlığı her yıl 25 ton artıyor.

- Cern laboratuarındaki hızlandırıcı 27 km çevresi, 50- 175 m yerin altında, iç basıncı 1 / 1 milyar atm. elektronlar saniyede 11 bin kere dönüyor.

- Amerikan enerji üretiminin 1300 katı güçte lazer yapıldı, 1 / trilyon saniyelik vuruşlarla çalışıyor.

- Dünyadaki enerjinin % 80 fosil kaynaklı, yılda 6.01 giga ton CO oluşuyor.

- İnsanın kütlece % 65 oksijen,:19 karbon, % 9 hidrojen % 3 azot, % 2 kalsiyum, % 1 fosfor.

- Dünyanın kütlece % 39 demir, % 29 oksijen, % 14 silisyum,% 11 magnezyum

- Dünyanın yoğunluğu 5.5 gr/cm3 kutup ekvator arası 21 km yarıçap fark var.

- Bir ışık yılı 1016 m.

- En küçük virüs 10(- 21) kg, Boeing 747 ise 160 ton.

- Ölçülmüş en yüksek sıcaklık 58 c Libya'da ve en alçağı - 89 C Antartika'da, Sibiryanın bazı illerinde 91 C yıllık sıcaklık farkı olabiliyor.

- Döllenmesi olabilmesi için 120- 500 milyon sperm gerekir.

- 16- 20000 hertz frekans arası duyulabilir. Gürültüde ise 40- 60 db rahatsız edici 90db üzeri ise dayanılmaz. Atış esnasında 170 db bir mili saniyelik ulaşılıyor.

- Türkiye'de her yıl 1.4 milyon ton toprak erozyonu ile dökülebiliyor.

- 350 sayfalık yüz kitap bir ağaçtan üretilir.

- Marsa adama gönderme en az 100 milyar $'a patlar.

- Monalisa'nın değeri 100 milyon $ olduğu tahmin ediliyor.

- En pahalı elmas 4.6 milyon $.

- Euro Disney Land 5 milyar $'a mal oldu.

- En pahalı satılan araba 9.8 milyon $.

- Mike Tyson 96 yılında 3 maçta toplam 850 dakikada 740 milyon $ kazandı. Michael Jordan ise 460 milyon $ kazandı.

- Ford'un ekonomik gücü Norvec ve S. Arabistandan fazla.

- En ağır insan 635kg.

- En fazla çocuğu olan kadın 69 çocuğa sahip.

- Bir hindli ¹ sayısının 31.811 hanesini 3 saat 50 dakikada söyledi. 157 hane/dakika hıza sahipti.

- Su altında kalma rekoru 14 dakika.

- Bir Japon mahkum protesto olarak 132 saat ayakta desteksiz durmuş.

- Yanlışlıkla polis tarafından 18 gün hücrede unutulan biri komalıkken çıkarıldı.

- Bir İspanyol 200 saat şarkı söylemiş.

- Dünyadaki tatlı su rezervlerinin 3/4'u Antartikada buz dağlarında

- Farelerin % 70 oranında kısılan beslenmeleri hayatlarını % 50 arttırıyor.

- Dünyada 20 milyon mayın var. Önümüzdeki 3 yılda 100 bin insanın mayından ölmesi bekleniyor.

- Günde 40.000 kişi açlıktan ölüyor.

- Son 10 yılda 2 milyon çocuk savaşlarda öldü. 4.5 milyon ise yaralandı.

- Gelişmiş ülkelerdeki çöplerdeki yiyecekler bütün dünyada açlıktan ölenlerin 15 katını besleyebilir. İstanbul'un çöpteki ekmekleri ile Norveç'i doyurabilir.

- 73- 74 yılı kitle ölümlerinde dünya tahıl üretiminin, 1/3 ü hayvanları veriliyordu.

- İncil 286 dile direk 1522 dile parçasını da sayarsak çevrilmiş, 1815- 1975 2.5 arası milyar basılmış.

- 16 yaşında bir İngiliz ortalama 5000 kelime kullanır.

- Dünyada 5000 dil var, 854I Hindistan'da.

- İngilizce'de en çok kullanılan harfler e, t, i, n, s, r'dir.

- Dünyada matbaa bulunuşundan itibaren II. Dünya Savaşı'na kadar basılan kelime sayısından daha fazlası şimdi bir günde basılıyor.

- 90'da en çok satan 10 çocuk kitabından 8 Ninja turtles kitabı var.

- Dakikada 10 damla su kaçıran musluk ayda 170 lt, su israf yapar.

- 90'da Dünya nüfusunun % 8'lik kısmı başka bir ülkeyi ziyaret etti.

- Bir dilim ekmek bir mil koşmaya yeter.

- Ağır egzersizlerle oksijen tüketimi 8 katına kadar çıkar.

- 10 seviyeleri 0- 25 idiot, 25- 50 embesil, 50- 70 debil, 70- 90 geri zekalı, 90- 110 normal.

- Öğrendiklerimizin % 83'ü görme % 11 işitme, % 3.5 koklama, % 1.5 dokunma ve % 1'de tatma ile olur.

DÜNYADAN...

- İngilizlerin % 40.2'si gözlük kullanıyor. Dünyadaki oran ise % 6.

- Ukrayna'daki Dinamo Kiev'in nükleer füze parçaları, yılda iki ton altın, aralarında platinde bulunan bir çok madeni ihraç etmesinden devlet ekonomisi çok zarar gördü, tam bir mafya takımı.

- Futbolda dört hakim yaklaşım var. İngiliz uzun paslı, Hollanda'dan bir çok takıma yayılan komple, Brezilya ile başlayıp en saf G. Afrika'da oynanan serbest ve İtalyan kilit savunma futbolu.

- En çok borcu olan ülke Brezilya.

- Teknoloji, bütçenin Amerika ve Japonya'da % 25- 30, Fransa ve Almanya'da % 20- 25, Türkiye'de ise % 3.8.

- Fransa'da 3 kişiye 2 köpek düşüyor. (Besleniyor)

yılı ABD- Avrupa ihracatı 124 milyar $, Avrupa- ABD 132 milyar $.

- Çinliler aldığı kalorinin % 98'ini bitkilerden alıyorlar.

- Evlilik dışı çocuk Danimarka'da % 48, ABD'de % 35, İngiltere'de %30, Almanya'da % 18, Fransa'da % 14.

- İngiltere'de gelinlerin % 3'ü bakire.

- Boşanma oranı Rusya'da % 33, İngiltere'de: 32, Fransa'da % 19.

- Amerika'da eşcinsel oranı % 10, Yunanistan'da % 17.

- 1989 yılında Dallas Üniversitesi anketinde öğrencilerin % 40 kadarı ABD Güneyindeki devleti bilememiş.

- Amerika'da suçların % 10'u çözülebiliyor. Yılda 35 milyon suç işleniyor. 3.2 milyonu tutuklanıyor veya göz altına alınıyor. Bir mahkum devlete yılda 35 bin $'a patlıyor. Devlet yılda 750 milyar $'ını suçla mücadele için harcıyor. toplumsal suç zararı 900 milyar $.

- Amerika'da zencilerin % 70, G. Amerikalıların % 80 kadarı evlilik dışı doğmuş.

- Amerika'da 40- 50 milyon zenci var.

- George Dergisi verilere göre ABD'de % 86 Allah'a ve Cennete, % 77 cehenneme, % 75 ölüm sonrası dirilişe, % 78 meleklere, % 49 evrime, % 48 haftada bir kiliseye gitmek gerektiğine inanıyor. % 67 kısmı ise diğer dinlerin meşruluğuna inanıyor.

- Çin 1.19 milyar, Hindistan 910 milyon, ABD 260 milyon, Endonezya 130 milyon, Brezilya 160 milyon, Rusya 150 milyon, Pakistan 130 milyon, Japonya 130 milyon, Bangladeş 120 milyon, Nijerya 110 milyon, Türkiye 70 milyon nüfusa sahip.

- Amerikan enerji kullanımı % 40 petrol, % 24 doğal gaz, % 23 kömür, % 8 nükleer, % 4 hidroelektrik. Toplam yıllık enerji tüketimi ise 8x 1019

- Uganda ordusunun % 40'ı AIDS virüsü taşıyor. En fazla hiv virüsü Hintlilerde bulunuyor.

- Türkiye silah ithalatı 96 yılında 250 milyon$.

- İtalya'da eşlerin birbirini aldatma oranı % 98.

- İran her yıl 200 talebeyi ayda 2000 $ burs vererek ABD'ye yolluyor.

- ABD 10.395, Rusya 12.722, Fransa 450, Çin 400, İngiltere 260, İsrail 100- 150 nükleer silaha sahip. son 50 yılda Dünyada 50 deneme yapıldı.

- Afrika'da bir kabilede ölüm yaşı ortalaması 43, Türkiye'de 70, İsviçre'de 80.

- G. Kore 4. büyük elektronik araç gereç ve 3. büyük yarı iletken üreticisi.

- Almanya'da satılan müziğin % 80'i İngilizce, Portekizce konuşulan Brezilya'da radyo parçalarının % 70'i İngilizce. Japonya'da ise satılan müziğin 3/4'ü kendi sanatçılarının.

- Amerikalıların % 13'ü kitap alır. 19838'de ise % 21 idi.

- ABD mafyası dünyanın 20. büyük mali örgütü.

- ABD'nin kültür programlarından 89'da 8 milyar dolar karı var. Bu sektör gıda ve uzay havacılıktan sonra üçüncü.

www.braillesoft.com   www.babyeyes.org   www.egitek.com.tr

 

www.kuzeyonline.com   www.pazartek.com   www.elibal.com